MASTİTİS (MEME
AĞRISI)
Mastitis; Meme
bezinin çeşitli
irkiltici etkilere
karşı tepkisidir.
Memenin irkiltici
etkiyi nötralize
etmek, yıkımlamak,
kendini yenilemek ve
normal
fonksiyonlarına
yeniden dönebilmek
için gösterdiği
fiziksel, kimsayasal,
bakteriyolojik ve
patolojik
değişiklikler
çeşitli mastit
formlarının ortaya
çıkmasına neden olur.
Mastitise Duyarlılık
Oluşturan Faktörler:
Sütte nicel ve nitel
bozukluklara neden
olan mastitislerin
etiyolojisinde
mikroorganizmaların
rolü büyüktür.
Enfeksiyona neden
olan, bu etkenlerin
memeye yayılması,
sadece
mikroorganizmaların
virülensine bağlı
olmayıp, aynı
zamanda memenin
etkenlerle
karşılaşma süresi,
derecesi ve sıklığı
da önemlidir.
Bunların yanı sıra,
bazı faktörler,
memelerin mastite
karşı
duyarlılıklarını
artırarak,
enfeksiyonun
oluşmasına yardım
ederler. Mastitis
predispozisyon
faktörleri olarak
bilinen bu
faktörler, ineklerin
fizyolojik ve
memenin anatomik
yapı faktörleri,
besleme, barınma,
iklim ve sağım
koşullarını içine
alan çevresel
faktörler olarak
özetlenebilir.
1) Fizyolojik
Faktörler:
Yaş ve Laktasyon
dönemi: Süt
ineklerinde yaşın
ilerlemesi meme
dokusunun doğal
direncini azaltarak,
diğer faktörlerle
birlikte mastitise
duyarlılık
oluşturur. İneklerde
normal ductus
papillaris,
bakterilerin memeye
girmesini
engellemektedir. Yaş
ile birlikte ductus
papillaris, bu
özelliğini
yitirmektedir. Yaşın
ilerlemesi ile
birlikte meme
sfinkterleri gevşer
ve bu nedenle
mastitis insidensi
artar.
Mastitisler
laktasyonun her
döneminde görülmekle
beraber, en sık
olarak kuru dönemde,
memelerin aktif
olarak küçüldüğü
involusyon,
kolostrogenezis ve
laktasyonun erken
dönemlerinde
şekillenmektedir.
Sağım Özelliği:Mastitisler,
mikroorganizmaların
meme başı kanalı ile
meme dokusuna
ulaşmaları sonucu
şekillenir. Bu
nedenle, iki sağım
arasında meme başı
kapanarak
mikroorganizmaların
girişine engel olur.
Bu özelliğinden
dolayı bakterilerin
memeye girişinde
sfinterin önemli
rolü vardır.
Mastitis, kolay
sağılan meme
loplarında, zor
sağılanlarara
oranla, daha fazla
ortaya çıkar.
Süt Verimi:Süt
verimi arttıkça,
mastitis rastlantısı
da artmaktadır. Bu
nedenle süt
veriminin en yüksek
olduğu laktasyonun
ikinci ayında, akut
mastitis
insidensinde artış
görülmektedir.
Irk:
2) Anatomik
Faktörler:
Meme ve Meme
Başının Anatomik ve
Morfolojik Yapısı:
Meme ve meme başının
ve de meme başı
kanalının bazı
bozuklukları,
etkenin memelere
kolonize olmasına ve
meme içine girmesine
yardım etmektedir.
Büyük, sarkık,
gevşek memeler meme
başlarının yere
değmesinden ötürü
yaralanmaya daha
duyarlıdır. Bunun
yanı sıra, konik
biçimli meme başı
bulunan ineklerde,
silindirik meme
başlarına oranla
daha fazla mastitis
görülmektedir. Meme
ve meme başının
şekli ve biçimi ile
birlikte, meme
başının uzunluğu,
çapıda masittis
görülmesi açısından
önemlidir.
Mastitise dayanıklı
ineklerin seçilmesi
sırasında; meme başı
yer uzaklığı 40
cm’den fazla, meme
başı uzunluğu 6,5
cm’den kısa, sağrı
yer uzaklığının 134
cm’ den yüksek
olmasına dikkat
edilir. Meme başı
kanal çapı arttıkça,
enfeksiyon olasılığı
artmaktadır.
Meme ve Meme Başı
Yaraları:
Memelerin doğmasal
anatomik
bozuklukları yanı
sıra, meme ve meme
başının sonradan
oluşan travma ve
yaralanmaları da
memeyi mastitise
duyarlı kılmaktadır.
3) Çevresel
Faktörler:
Hava koşulları ile
mastitis arasında
bir ilişki kurulmaya
çalışılmaktadır.
Özellikle klinik
mastitis
insidensinde, yaz
aylarında bir artış
görülmektedir.
4)
Ahır ve Barınağa
Bağlı Faktörler:
Ahır ve barınakların
yapısı, büyüklüğü,
şekli, yataklık
olarak kullanılan
maderdin tipleri,
havalandırma,
ışıklandırma
memeleri bakteriyel
enfeksiyonlara karşı
duyarlı kılan
faktörlerdendir.
İneklerin bağlandığı
birbirinden ayrı
bölmeler geniş ve
yerince uzun
olmalıdır. Eğer bu
genişlik ve uzunluk
yeterli olmazsa,
inekler yatıp
kalkarken
birbirlerinin meme
başlarına basarlar
ve bu durumda
mastitise duyarlılık
oluşturur.
Ahır ve barınakların
zemini düzgün ve
aynı zamanda da
idrar oluğuna doğru
hafifçe eğimli
olmalıdır. Ayrıca,
ineklerin ayakları
kaymaması için,
beton zeminin çok
kaygan olmaması,
üzerine yataklık
olarak tahıl
saplarının
serpilmesi
gereklidir. Ancak
ahır ve barınaklarda
uzun süre
değiştirilmemiş,
pis, ıslak ve
memeleri tabanın
soğuk etkisinden
yeterince korumayan
sap-saman gibi
yataklıklar
bakterilerin
üremesine ve
mastitis oluşumuna
yardım ederler.
Ahırlardaki
havalandırmanın
yetersiz olması,
mastitislere karşı
duyarlılık
oluşturmaktadır. Bu
bilgiler ışığında
ahır ve
basrınakların
aydınlık, havadar,
cereyansız,
yeterince büyüklükte
olması, zemine bol
altlık serilmesi,
ineklerin gezinti
yerlerinin düzgün
olması meme
enfeksiyonlarında
önemli ölçüde
azalmalara yol
açacaktır.
5) Beslenme:
Beslenme açısından
özellikle
rasyonların dengeli
olması gözetilmeli
ve mutlaka ineklere
kuru dönemde
selenyum ve E
vitamini takviyesi
yapılmalıdır. Her
iki madde de, meme
dokusunu oksidatif
yıkılmamaya karşı
korumakta ve
fagositik aktiviteyi
artırmaktadır.
Ayrıca kuru dönemin
sonlarında inekler
konsantre yemlerle
beslenmemelidir.
Rasyonlardaki tuz ve
bikarbonat içeriği
yüksek ise, meme
ödemi riski artmakta
ve sonuçta mastitise
duyarlılık
şekillenmektedir. Bu
nedenle i
laktasyondan birkaç
hafta önce,
rasyondaki
katyon/anyon dengesi
iyi ayarlanmalıdır.
6) Sağım Şekli:
Sağım ile mastitis
çok yakından
ilişkilidir. Tam ve
doğru yapılmayan
sağımdan sonra
memelerde zedelenme
ve yaralanma riski
artar, mastitits
için uygun koşullar
oluşur.
Meme dokusu, kapalı
bir sistem olup,
buraya bakterilerin
girmesine engel olan
anatomik ve
fizyolojik engellere
sahiptir. Bu
nedenlerden ötürü
kendini, mastitise
karşı
koruyabilmektedir.
Oysa, sağım
esnasında, anatomik
ve fizyolojik
yapılar oldukça
zorlanmakta ve meme
başı sfinkteri
kısmen
gevşemektedir. Bu
durum,
mikroorganizmaların
memeye girişini
kolaylaştırmaktadır.
Mastitis açısından,
gerek elle gerekse
makinalı sağımda,
sütün indirilmesi
mutlaka
uyarılmalıdır. Aksi
taktirde, memede
kalan süt, her iki
sağım seklinde de,
memelerde travmaya
yol açarak
mastitislere neden
olmaktadır.
Makinalı sağımda,
makine yapı ve
fonksiyon
bozuklukları
mastitislere
duyarlılık
oluşturur.
Kullanılan sağım
başlıklarının iç
yüzeyleri yumuşak
lastik ile kaplı
olmalı, kullanılan
lastik materyal
dezenfektan
maddelerden zarar
görmemeli, memeye
kolayca
uygulanmalıdır.
Çatlayan ve kırılan
kısımlar hemen
değiştirilmelidir.
Aksi takdirde sağım
esnasında meme
derisinde
yaralanmaya neden
olarak,
mastitislerin
oluşmasına ortam
hazırlar. Bunlardan
başka, sağım
başlıkları memeye
uygun
yerleştirilmeli ve
sağım biter bitmez
hemen
çıkarılmalıdır.
Çünkü memede süt
varken vakum sadece
meme başının dış
deliğini etkilediği
halde, süt
kalmayınca mukozayı
zedeler ve
enfeksiyona
duyarlılık
oluşturur.
Makinalı sağımda,
memeye uygulanan
vakum ile mastitis
arasında yakın bir
ilişki vardır. Sağım
makinalarının
çalıştığı vakum
düzeyi 25.4-27.9 cm/Hg
basıncı ile
34.5-40.6 cm/Hg
basıncı arasında
olmalıdır. Yüksek
vakum, meme başını
ve dokusunu aşırı
ölçüde gerer ve meme
başını sağım
başlığının içine
çeker. Düşük
vakumda, sağım
yavaşlar ve meme
başını daha uzun
süre emme etkisi
altında kalmasına
yol açar.
Meme başına
uygulanan pulzasyon
ile mastitis
arasında önemli
ilişki vardır.
Pulzasyon
sikluslarının, sağım
makinalarının
yapısına göre,
dakikada 48-120
arasında
değişebilir.
Pulzasyon hızı ise
bir dakikadaki
pulzasyon sayısı
demektir. Pulzasyon
hızı pulzatörce
ayarlanmakta ve
40-70 arasında
ortalama 50’dir. Çok
düşük pulzasyon hızı
meme başlarında
dolaşım
yetersizliğine ve
sonuçta ağrıya neden
olur. Pulzasyon
hızının yüksek
olması, ductus
papillarisi zorlar
ve onun bakteri
girişini engelleyici
gücünü yitirmesine
neden olur.
Mastitis ile sağım
evresinin, dinlenme
evresine oranı olan
pulzasyon oranı
arasında ilişki
vardır. Pulzasyon
oranı, sağım hızını
etkileyen bir
faktördür. Sağım
makinalarında bu
oran 50/50, 60/40,
70/30 ‘dur.
Pulzasyon oranının
fazla olması, meme
başında konjesyona
bağlı mastitis
oluşturur.
Ayrıca ister
makinalı isterse
elle sağım
yöntemlerinde
memelerin temizliği
ve sağım öncesi ve
sağım sonrası
uygulanan hijyenik
önlemler ile
mastitislerin
oluşması arasında
ilişki vardır. Uygun
bir sağım öncesi ve
sağım sonrası
dezenfektan
solüsyonu kullanmak
mastitis ile
karşılaşma
oranlarını önemli
ölçüde
azaltmaktadır.
Özellikle sağım
makinaları, sağım
sonrasında etkili
temizleyiciler ile
temizlenmelidir.
Mastitis Tanımı ve
Sınıflandırılması:
Mastitis, meme
yangısı, genel
olarak, memenin
deriyi içermeyen
grandüler dokusunun
yangısıdır. Kısaca,
meme dokusunun
irritan etkilere
yanıtı olarak
tanımlanan mastitis,
meme dokusunda ve
sütte yaptığı
değişikliklere göre;
klinik ve subklinik
mastitisler olarak
sınıflandırılır.
Klinik
Mastitisler:
Klinik mastitisler,
gerek meme dokusunda
gerekse sütte gözle
görülebilir
değişikliklerin
olduğu
mastitislerdir. Meme
dokusunda şişlik,
ağrı, kızarıklık ve
süt veriminde azalma
vardır. Bazen bir
veya birden fazla
meme dokusunda, süt
üretimi tamamen
durmuş olabilir.
Sütte renk
değişimleri, koku,
sulanma, pıhtı ve
flakonlar
görülebilmektedir.
Enfeksiyonun
şiddetine bağlı
olarak genel durumda
bozulabilmektedir.
Klinik mastittisler
olgunun süresine
göre; Perakut, Akut,
Subakut, Kronik
mastitis olmak üzere
sınıflandırılmaktadır.
Subklinik
Mastitisler:
Enfeksiyon
etkenlerinin meme
dokusunda
bulunmasına karşın,
memede ve sütte
gözle görülebilir,
bir bozukluğun
olmadığı mastitis
şeklidir. Kolay
tanınmadıkları için
sürü içersinde
sürhatle yayılırlar
ve bu nedenle
üzerinde önemle
durulması gerekli
bir olgudur. Sütçü
inek işletmelerinde
oldukça büyük
ekonumik kayıplara
yol açan
mastitislerde,
kaybın %70’i
subklinik
mastitislere
bağlıdır.
Etiyolojisi:
Mastitise neden olan
mikroorganizmalar;
Kontagiyöz,
Çevresel, Fırsatçı
ve diğer etkenler
diye 4 grupta
incelenmektedir.
Kontagiyöz
Mikroorganizmalar:
Kontagiyöz
etkenlerin kaynağı
enfekte memeler
olup, fiziksel
temaslarla
taşınmaktadır. Bu
mikroorganizmalar
sürü içinde, sağım
hijyenine dikkat
edilmemesi durumunda
yayılmaktadır. Bu
grup
mikroorganizmalar
meme içinde
üreyerek, subklinik
mastitislere yol
açarlar.
-
Staphylococcus
aureus
-
Streptecoccus
agalactia
-
Mycoplasma bovis
-
Corynebacterium
bovis
Çevresel
Mikroorganizmalar:
Mastitise sebep olan
kontagiyöz etkenler,
bazı mastit kontrol
yöntemleri ile
kontrol altına
alınırken, çevresel
etkenlerin kontrolü
ancak, ahır
hijyeninin
sağlanmasıyla
mümkündür. Ayrıca,
oluşan klinik
mastitisler yüksek
oranda bu grup
etkenlere bağlı
şekillenmektedir.
-
S. Uberis
-
S.dysgalactia
-
E.coli
-
Klebsiella
pneumoniae
-
Klebsiella
oxytoca
-
Enterobacter
aerogenes
Fırsaltçı
Mikroorganizmalar:
Bu grupta 20’ye
yakın stafilakok
türü bulunmaktadır.
Stafilakok türleri,
sağlıklı meme
derisinde bulunur,
herhangi bir fırsat
doğarsa meme
kanalına girer ve
süt yapan dokulara
yerleşir. Bu tür
etkenler sürüde
yaygın olarak izole
edilmekle beraber,
klinik bozukluk
oluşturmazlar ve
sadece somatik hücre
sayısında çok az
artışa yol açarlar.
Diagnoz:
Mastitislerin
tanısı; memelerin ve
sütün klinik,
kimyasal, fiziksel,
hücresel ve
bakteriyolojik
muayeneleri ile
yapılmaktadır.
Tedavi:
Veteriner Hekiminize
danışınız!
Derleyen:
Veteriner Hekim
Tolga GÜNDÜZ
Kaynak:
|