DOĞUM (OĞLAKLAMA)
Keçilerde oğlaklama,
hazırlık aşaması ( 2–6 saat ), yavrunun dışarıya çıkartılması
(0,5–2.0 saat) ve plasentanın atılması (0,5–8 saat ) olmak üzere
3 aşamada gerçekleşir.
Keçilerde doğumun
yaklaşması ile meme gelişimi hızlanır ve vulva dudakları ödemli bir
görünüm kazanır. Keçilerde doğumda 48 saat önce vücut sıcaklığı 0,5
derece düşer. Rektal sıcaklığı 39,2 dereceden aşağı keçiler seçilerek
%80 ninin 2 gün içerisinde doğum yapmadığı tespit edilmiştir. Doğumu
yaklaşan keçiler daha çok göğüsleri üzerine yatarlar. Memelerden süt
sızdırmaya başlar. Bu sırada özelikle oksitosin hormonunun etkisi ile
uterus kontraksiyonları (kasılmaları) oluşur. Amnion kesesi ile vaginaya
itilen yavru döl yolunda kasılmaların etkisi ile ilerlemeye devam eder
ve vulvanın ağzında görülür. Ayaklar vulvadan dışarıya çıkmaya başladığı
anda amnion kesesi de yırtılır ve yavrunun döl yolundan geçmesini
kolaylaştıran sıvı kayganlığı sağlar. Ön ayaklardan sonra onların
arasında baş göğüs ve kalça sırası ile dışarı çıkar. Keçilerde gebeliğin
son iki haftasında uterus saatte bir kez 5 dakika süreli kontraksiyonlar
gösterir. 12–24 saat önce kontraksiyonların sıklığı artar ve doğumun
gerçekleşmesine 2–8 saat kala keçide artık doğumun ilk aşaması
başlamıştır ve kontraksiyonların sıklığı ve gücü artar. Doğumdan hemen
sonra yavru zarları ayrılmaya başlar birkaç saat sonra atılır. Yirmi
dört saat içinde atılmamış ‘’eş’’ için müdahale gerekmektedir. Aktif
abdominal kontraksiyonlar başladıktan 1 saat sonra yavru doğmaz ise güç
doğum olarak nitelenir. Oğlak genellikle doğumdan sonra 10–30 dakika
içerisinde ayağa kalkar. Keçilerde ikiz doğumlar tek doğumlardan daha
hızlı olur. Çoğuz doğumlar ortalama 30 dakika ara ile gerçekleşir.
Oğlakların %70’i ön geliş %30’u ise arka geliş durumunda doğarlar.
Oğlaklama sırasında ya da hemen sonrasında göbek kordonu kendiliğinden
kopar. Plasenta da oğlaklamadan 1–2 saat sonra düşer ve uterus
involusyonu genellikle 1 ay sürer. Keçilerde doğum zamanı belirli
saatlerinde yoğunlaşabilmektedir. Keçilerin çoğu sabah 6,30 ile öğlenden
sonra 14,30 arasında doğurmaktadır. Öğlenden sonra ile gece saatleri
arasında doğumlar daha az görülmektedir. İki normal doğurma pozisyonu
vardır. Burun ön iki ayağın arasındadır ya da arka iki ayak bir
aradadır. Yavru doğru tarafta ve yüz üstü pozisyonda olmalıdır
Güç doğumlar için uzman
veteriner hekimin müdahale etmesi anaç ve yavru sağlığı açısından çok
önemlidir. Ancak durum acil ya da uzmana ulaşamayacak durumda iseniz
aşağıdaki uygulamaları yapabilirsiniz. Doğum başladıktan sonra 1 saat
içinde sona ermiş olmalıdır. Eğer hala yavru doğmamışsa, ellerinizi
yıkayın ve yavaşça rahmin içine sokun ve neyi aksi gittiğini anlamaya
çalışın. Mümkünse yanınızda keçiyi tutmak için bir yardımcı olması
işinizi kolaylaştıracaktır. Yavruyu normal doğum pozisyonuna getiren
kadar hareket ettirin. Zor doğum durumlarında, ellerinizin temiz
olmasına ve tırnaklarınızın kısa olmasına dikkat edin.
Ön ayaklar geride ise:
Elinizi içeriye sokarak yavrunun boynuna, daha sonra göğsüne ve sonra da
ön ayaklarından birinin dirseğine ulaşın. Bir parmağınızla ön bacağı
çekin ve ileri doğru yavaşça düzleştirin. Eğer başarılı olamadıysanız
diğer ön ayağını deneyin. Bir omzunu ve daha sonra diğerini yavaşça
keçinin dışına almaya çalışın.
Ayaklar hazır fakat kafa geriye
bükülmüşse: ayakları
tekrar rahime itin. Elinizi rahmin içine kaydırın. Ve başı elin avucu
ile kavrayın ve bacakları dalış pozisyonuna getirirken, başı hava
kaldırın. Avuç içi ile ve parmaklarla kafaya yol gösterin, eklemlerdeki
araya girinceye kadar devam edin. Kordonu,
yavrunun vücuduna giren öldürücü mikroplardan arınmak için iyodine
batırın. Göbeği iyodin içeren bir kapla kaplayın. Açık olan yeri
yavrunun vücuduna tutun ve 1 dakika bekletin. Eğer yavru cansız
görünüyorsa arka ayaklarından tutun, hızlı ve sertçe çekin. Kalbin
ortasına parmaklarınızla yavaş dokunuşlar yapın. Burnunu ve boğazını
temizleyin. Suni solunum yapmayı deneyin. Doğumdan hemen sonra
yavruların ağız sütünü almaları çok önemlidir. Öncelikle annenin meme
başlarını temizleyin ve memedeki ilk sütü dışarı akıtın. Daha sonra
yavrunun anne memesini tutmasına yardım edin. Bu konu özelikle ilk
doğumunu yapan annelerde ve çoğuz doğumlarda oldukça önemlidir.
Doğumda ve doğumdan sonra meydana gelebilecek
olaylar:
-
Oğlakların tırnaklarındaki
beyaz renkli tabaka doğumdan sonra soyulabilir.
-
Oğlakların dışkıları zift
gibi olabilir.
-
Oğlağın dışkısı doğumundan
sonraki 10 gün içerisinde ‘’mekonyum’’denilen sarımsı ve
cıvık bir kıvamdadır.
-
Oğlak doğumundan sonra,
emmeden önce bile dışkılayabilir.
-
Bazen oğlakların
bacaklarının tam olarak düzelmesi ve uyumlu olarak çalışması birkaç
gün sürer.
-
Genellikle her oğlak için
bir plasenta vardır. Ama bazen de iki oğlak olsa bile sadece bir
tane plasenta vardır. Bazen doğumdan sonra anası plasentayı
yiyebilir.
-
Analarda doğumdan 2 hafta
sonrasına kadar kanama ve yapışkan madde görülebilir.
Oğlak büyütme: Bir
hayvancılık işletmesinde yavruların büyütülmesi o işletmenin verimliliği
açısından üzerinde önemle durulması gerekli bir konudur. Bir işletme
kaynakların doğru kullanılması ekonomik kayıpların önüne geçilmesi
açısından önem taşımaktadır. Büyütme sırasında yavruların gereksinim
duyduklarından daha fazla süt emmelerine izin verilmesi ana ürünü süt
olan bir işletmede karlılığı azaltacaktır. Bu bağlı olarak yetiştirme
amacına göre kuzu ve oğlaklar farklı sistemler kullanılarak
büyütülmelidir. Burada vurgulanması gerekli olan bir konu tüm yavruların
ilk hafta kolostrum denilen ağız sütünü almalarının sağlanmasıdır. Bu
sütün, hem içerdiği önemli maddeler ( mineral madde vitamin ve
bağışıklığı güçlendirici maddeler ), hem de gebelik yavruların
bağırsaklarında biriken pisliklerin dışarıya atılımı için yavrulara
emdirilmesi zorunludur. Bu dönemi takiben aşağıda önerilen sistemlerden
herhangi birisi yetiştirme amacına göre uygulanabilmektedir.
Analı Büyütme: Bu
sistem genellikle ekstansif koşullarda uygulanmaktadır. Bu sistemde
yavrular gece ve gündüz sürekli anası ile tutulmaktadır. Yaklaşık olarak
4–5 ay süren emişmeleri sağlanan yavrular, bu yaşlarda analarından
ayrılmaktadır. Bu yöntemle büyütülen yavrulan gereğinden fazla
emiştikleri için sağım çok az ya da söz konusu olmamaktadır. Genellikle
1,5 aylık yaştan itibaren yavrular fenni yem ve kaba yem tüketmeye
başlarlar. Dolayısıyla bu yöntemde yavrular gereksiz yere fazla miktarda
emiştirilmiş olmaktadır. Çok fazla uygulanmasına rağmen önerilmeyen bir
sistemdir.
Kalıntı Sütle Büyütme:
Bu özelikle sütlü işletmeler tarafından tercih edilen bir yöntemdir.
Ağız alındıktan sonra 1–1,5 aylık olana kadar anaları ile birlikte
tutulur ve emişmeleri sağlanır. Ancak bu süreç içinde mutlaka kaba ve
fenni yeme alıştırılmaları gerekmektedir. Bu aylardan sonra farklı
yöntemler uygulanabilir. Bu yöntemler aşağıda maddeler halinde
açıklanmıştır.
Akşam kalıntı sütle
büyütme: 1,5 aylık yaştan sonra gece anaları ile tutulmakta, sabah
ayrılmakta, akşam ise anaları sağıldıktan sonra emişmeleri
sağlanmaktadır. Yani akşam kalıntı süt emmektedirler. Yavrular geceyi
anaları ile birlikte geçirmektedirler. Bu uygulama yavrular 3 aylık
yaşına ulaşana kadar devam etmekte, daha sonra analarından yavaş yavaş
ayrılmaktadırlar. Önerilen bir sistemdir. Bu sistemde yavrular kaba ve
fenni yem yedikleri için daha iyi büyümekte ve gelişmektedir.
Sabah kalıntı sütle büyütme: Bu
sistem akşam ile benzerlik göstermektedir. Bu kez akşamları tam
emişmekte, sabahları kalıntı süt emmektedir. Ancak burada önemle üstünde
durulması gerekli olan konu büyütme
döneminin hangi mevsimde gerçekleştiğidir. Eğer yavrular gece
analarından ayrılıp sabah sağımından sonra tüm gün anaları ile
tutuluyorsa mutlaka korunaklı ve yavruların üşümesinin engellendiği bir
ortamda büyütülmelidir. Bu uygulamada yavrular 3 aylık yaşa
ulaştıklarında yine aniden değil 1 hafta içinde sona erdirilmelidir.
Sabah-akşam kalıntı
sütle büyütme: bu sistemde yavrular 1,5 aylık yaşa ulaştıklarında
analarından ayrılmakta, sabah ve akşam sağımdan sonra belirli bir süre
memede kalan kalıntı sütü emmekte ve sonra analarından ayrılmaktadırlar.
Bu sistemde de yavruların mutlaka korunaklı ve yavruların üşümesinin
engellendiği bir ortamda büyütülmelerinin zorunlu olmalarıdır. Ayrıca
fenni ve kaba yem tüketmeye de başlamış olmaları gerekmektedir. Bu
uygulamada yine 3 aylık yaşta sona ermekte ve yavrular 1 hafta
içerisinde yavaş yavaş sütten tam olarak kesilmektedir.
Karma sistemde büyütme:
Bu sistemde yavrular 1,5 yaşa ulaştıklarında akşam kalıntı, sabah
emişmekte,1,5–2 aylık sabah akşam kalıntı süt emmekte, 2–3 ay arası ise
sadece akşam kalıntı süt emmektedir. Bu da yine işletme ekonomisi ve
yavru büyümesi açısından önerilen bir sistemdir.
Yapay Büyütme:
yavrular kolostrumu almalarından hemen sonra anasından tamamen ayrılarak
süt ikame yemler ile büyütülmektedir. Bu sistem entansif keçi
yetiştiriciliğinde çok yaygındır. Keçi mandıracılığı yapan çiftçiler
için çok uygun olmasına rağmen ekonomik gücün yüksek olmasını gerektiren
bir sistemdir. Çok fazla temizlik, hijyen, doğru iş ve kapsamlı yönetim
beklenilmektedir. Oğlaklar 3. haftada iyi kalitede kaba yem
tanıştırılmalı ve serbest yemlemeye alıştırılmalıdır. Oğlaklar 2,5 aylık
yaşa ulaştıklarında verilen süt ikame yemi yarı yarıya azaltılır ve
bundan 2–4 hafta sonra oğlak sütten tamamen kesilir. 13 haftadan sonra
oğlaklar çok oranda iyi kalitede kaba yem ve birazda konsantre yem
verilmesi yeterli olacaktır. Eğer birbirine yakın zamanda doğan oğlaklar
varsa onların sosyalleşmesi için her gün oğlaklar bir araya getirilir.
Aynı zamanda anaların sürü ile dışarı çıkmalarına izin verilebilir.
Analarının yayılmakta oldukları zamanda oğlaklara tahıl ve mineraller
verilir.
|