OĞUL MEVSİMİ:
OĞUL
NEDİR?
Koloni olarak yaşayan arılar yine koloniler şeklinde
bölünerek çoğalır. Bu bölünme bir kısım arının, ana arıyla birlikte kovanı
terk etmesiyle oluşur. Koloninin bu şekilde bölünmesine oğul çıkarma denir.
Kovanı terk eden yeni koloni ise oğul arısı şeklinde isimlendirilir.
Oğul mevsimi arıcının arılıkta en yoğun çalıştığı dönemlerden
birisidir. Bu süre içinde kovanların kontrolü iyi yapılmalı ve günün
belirli saatlerinde muhakkak arılıkta bulunmaya dikkat
edilmelidir.
İlkbaharda süratle çoğalan ve artık kovana sığamayan
arı kolonisi oğul çıkarma hazırlıklarına başlar. Özellikle bal
kaynaklarının çok olduğu ve mevsimin de müsait olduğu senelerde bu olay
çok sık görülür. Oğul mevsimi genelde Mayıs ayının başından Haziran ayının
ortalarına kadar devam eder. Bu dönemin başlangıcı ile bitişi iklim, hava
ve coğrafi şartlara göre değişir. Nektar akımının doruğa çıktığı büyük bal
toplama mevsiminin başlamasıyla oğul mevsimi de sona ermiş
olur.

Koloninin oğul çıkarma hazırlığına başladığının en
önemli işareti kuluçkalık çerçeveleri üzerinde görülen ana arı
memeleridir.
Normalde her kovanda bir tane ana arı bulunur ve bu
ana arı başka bir ana arı ile karşılaştığında aralarında ölümüne bir savaş
başlar. Kovandaki ana arı, işçi arılar tarafından yapılan yeni ana
memelerine bile tahammül edemez ve tahrip etmeye çalışır. Ama oğul
mevsiminde işçi arılar yeni ana arı üretmek için peteklerin alt
kısımlarında, yüksük şeklinde ana arı hücreleri yaparlar ve ana arının bu
hücreleri tahrip etmesini engellerler.
Genç ana arı çıktığında
işçi arılar bunların kavga etmesine izin vermez. Buna sinirlenen eski ana
arı yumurtlamayı ve beslenmeyi bırakır. Zayıflayarak uçmaya hazır hale
gelir. Havanın müsait olduğu bir gün yanına bir kısım işçi arıyı da alarak
kovanı terk eder. Ana arı çevrede müsait bir ağaç dalına konar. Kendisini
takip eden diğer arılar da üst üste konarak küme şeklinde bir salkım
oluşturur. Salkım şeklindeki oğul arısı arıcı tarafından usulüne uygun
şekilde alınarak yeni bir kovana konur.

Mevsimin müsait olduğu
zamanlarda ikinci, üçüncü, hatta altıncıya kadar oğul çıkabilir.
Fakat çıkan her oğul kovan nüfusunun azalması ve kovanın gücünü
yitirmesi anlamına gelir. Bal verimini yüksek tutmak isteyen arıcı doğal
oğul çıkışını engellemek zorundadır. Hiç değilse ilk oğuldan sonra çıkan
oğullara izin vermemek gerekir. Çünkü oğul sayısı arttıkça, çıkan
oğulların nüfusu azalır. En son çıkan oğullar çoğunlukla kendilerine kışın
yetecek besin ve nüfus sayısına ulaşamazlar. Arıcının bu kovanlara bakması
gerekir.
İlk çıkan oğul'un anası çiftleşmiş olduğu için döllüdür ve hemen
yumurtlamaya başlar. Fakat daha sonra çıkan oğulların genç anaları
çiftleşmedikleri için, doğumlarından 5 ya da 6 gün sonra döllenme uçuşuna
çıkarlar.
OĞUL YAKALAMA
Her ne kadar kovandan doğal oğul çıkması modern arıcılık
tekniklerine aykırı olsa da, zaman zaman çeşitli nedenlerle doğal oğul
çıkışı engellenemez.
Oğul genellikle saat 9-12 arasında çıkar.
Yazın sıcak günlerinde daha geç saatlerde çıktığı da görülür.
Kovandan çıkan ilk oğullar anaları yaşlı olduğu için uzağa uçamaz,
bu yüzden nispeten arılığın yakınına ve alçak yerlere konarlar. İkinci,
üçüncü ve daha sonraki oğullar ise anaları genç olduğu için daha uzaklara
uçma ve yükseğe konma eğilimindedirler. Hatta bazen bu oğullar hiç
konmayarak doğrudan yeni yuvalarına doğru uçabilirler. Oğul çıkmaya
başladığında arıların konmasını sağlamak için çeşitli yöntemler uygulanır.
Teneke çalmak, iki taşı birbirine vurmak, arıların üzerine toprak atmak
gibi. Bu yöntemlerin doğru olduğunu savunanlar olduğu gibi sakıncalı
olduğunu iddia edenler de vardır. Bizim de uygulayıp başarılı sonuç
aldığımız yöntem, çıkan arıların üzerine su serpmektir. Süpürgeyle ya da
başka bir yöntemle üzerine su serpilen arılar yağmur yağdığını zannederek,
kısa zamanda toplanmaya başlarlar.
Çıkan arı eğer kümelenmek için
bir yer bulamazsa uzaklara uçar gider. Bunu engellemek için eğer arılık ve
çevresinde ağaç yoksa önlem olarak yere ağaç dalları dikmek gerekir.
Oğul kümesinin alçak ve daha rahat alınabilir yerlere konmasını
sağlamak için, konmasını istediğimiz yere oğul otu (melisa) ya da
piyasadan alacağımız oğul kokularından sürmek faydalıdır.
Oğul
koymayı düşündüğümüz kovanı daha önceden hazırlamak gerekir. Arı
kolonisinin sağlıklı olarak yaşayabileceği özelliklere sahip kovana temel
petek takılmış çerçeveler konur. Eğer mümkünse 1-2 çerçevenin kabarmış
petek olması çok iyi olur. Çerçeveler arasında 2 cm boşluk bırakılır. Bu
kabarmış peteklere bal ya da şeker şerbeti sürülürse, arının kovana
girmesi ve orayı yuva olarak kabul etmesi daha kolay olur. Eğer mümkün
değilse oğul kokusu sürülmüş bir parça pamuk kovan içine bırakılır.
Oğul çıkıp bir yere konduktan sonra zaman geçirmeden, kovana alma
çalışmalarına başlamak gerekir. Çünkü belli bir zaman yerinden alınmayan
arılar yeni yuvalarına doğru uçarak giderler. Oğul'un konduğu yer çok
güneş altıysa muhakkak üzerine temiz bir bez örtülerek gölge yapmak
gerekir.
Oğul'un konduğu yer alçaksa kovan doğrudan arıların yanına
götürülür, arılarla kovan arasına bir bez serilir, arka taraftan duman
verilerek arıların bez üzerinden yürüyerek kovana girmeleri sağlanır.
Arıları yönlendirmeyi kolaylaştırmak için bir kaz tüyü ya da arıcı
fırçasıyla arılar kovana doğru hafifçe süpürülür. Kovandaki balın ya da
balmumunun kokusunu alan arılar bir sürü gibi kovana girmeye başlarlar.
Arılar bir kaç metre yükseklikte bir yere konmuşsa, yere genişçe
bir bez serilir. Kovan sehpa ya da iskele gibi bir yüksekliğin üzerine
konularak arıların altına getirilir. Ya da mümkünse bir kişi kovanı
kaldırarak tutar. Dal sert bir silkelenir ve arıların toplu bir şekilde
kovanın içine düşmeleri sağlanır.

Kovan yere, bezin
üzerine konur ve havada uçuşan diğer arıların da kovana girmesi beklenir.
Ana arı kovana girince diğer arılar hiç nazlanmadan yeni yuvalarına
girerler. Arıcı kovan etrafındaki arıların hareketlerini takip ederek ana
arının girip girmediğini anlayabilir. Eğer arılar tekrar sürü halinde
dalda kümelenmeye başlıyorsa bur dan ana arının kovanda olmadığı anlaşılır.
Bir de ana arı kovana girince, kovan etrafındaki arılar iğnelerini
gökyüzüne doğru çevirip kanat çırparak vızıldamaya başlarlar. Havada
uçuşan arılar bu hareketi görünce kovana girmeye başlarlar.

Oğul'un
konduğu yer yüksekte bir ağaç dalı ise, sakıncası yoksa arıları sarsmadan
dal yavaşça kesilir. Kovanın önüne genişçe bir bez serilir, bezin bir
kenarı kovan giriş tahtasının üzerine doğru konur. Dal yavaşça bezin
üzerine silkelenir ve bezin üzerine bırakılır. Arılar sürü şeklinde kovana
girmeye başlarlar.
Dal kesilemeyecek
şekildeyse, uzunca bir sırığın ucuna bir teneke ya da oğul torbası
bağlanır. Tenekenin içine bir parça ballı petek yerleştirilir. Teneke
uzatılarak arıların altına getirilir, başka bir sırığın yardımıyla ya da
merdivenle ağaca çıkarak, dal kuvvetlice silkinir. Teneke veya oğul
torbası aşağı indirilerek kovana boşaltılır. Arıların hepsi alınamadıysa
bu hareket bir kaç kere tekrarlanır. Anaarının kovana girdiği anlaşılınca
kovanın üzeri kapatılır.

Bir başka pratik oğul
yakalama yöntemi ise şudur: Eski bir sapsız sepet oğul'un üzerine
dikkatlice konur, alttan yavaş yavaş duman verilir. Arılar genellikle
kapalı ve karanlık yerlere girme eğiliminde olduklarından üstlerine konmuş
olan sepetin içinde toplanırlar. Bütün arılar sepete girdikten sonra fazla
sarsmamaya dikkat edilerek, sepetin üzeri kapatılır ve arılar yeni
kovanlarına konur. Bu yöntem özellikle arılıktan çok uzak mesafeye konmuş
olan oğulları yakalayıp geri getirmek için pratiktir.

Arılar kovandan
oğul'a
çıkarken kursaklarını balla doldururlar, bu yüzden oğul arıları sakindir
ve kolay kolay sokmaz. Bu sayede arıcı rahat rahat çalışabilir.
Oğul yerleştirilen kovan daimi yerine konur ve mümkünse üzeri
örtülerek serin kalması sağlanır. Ertesi gün çıtaların arası normal
durumlarına getirilir. Arıların zapt etmediği çerçeveler alınarak kovan
bölme tahtasıyla bölünür.
OĞUL ENGELLEME
YÖNTEMLERİ
Bir arı kolonisinin oğul çıkarma arzusunun nedenleri
bilinirse, bunu engellemenin yöntemleri de kendiliğinden ortaya çıkar. Bu
nedenler kısaca şunlardır:
1) Arı nüfusu kovan içinde çok
sıkıştığı zaman oğul çıkararak bu sıkışıklıktan kurtulmak ister. İçerideki
sıkışıklığın en büyük göstergesi ise özellikle günün sıcak saatlerinde
arıların uçma tahtasının üzerinden aşağıya salkımlar oluşturarak
sarkmalarıdır. Bu o kovanın oğul çıkarma eğiliminin ilk
işaretidir.
2) Kovan içi havalandırma çok iyi değilse ya da
kovan kızgın güneş altında bulunuyorsa arılar içeride bunalır ve oğul
çıkarma eğilimine girer.
3) Ana arının yumurtlama
alanlarının bitmesi. Ana arı petekler üzerinde yumurtlayacak boş hücre
bulamıyorsa kovan yine oğul eğilimine girer.
4) Oğul çıkarma
eğilimi o arı ırkının kalıtımsal bir özelliği olabilir. Bu tür bir
özelliği olan arı ırkı kolayca oğul çıkarma eğilimine girer.
Arı
kolonisinin oğul çıkarma eğilimini engellemek için alınması gerekli
önlemler ise şunlardır:
1) İlkbaharda hızlı kuluçka
faaliyeti sonucunda nüfus iyice arttığı için, arılar kuluçkalıkta
sıkışmadan ballıkların konulması gerekir.
2) Havaların
iyice ısınmasıyla birlikte arıların kovana rahatça girip çıkmalarını
sağlamak ve kovan içi havalandırmaya yardımcı olmak için, kovan giriş
delikleri sonuna kadar açık hale getirilir. Kovan kızgın güneş altında
bırakılmaz gölge altına koymak mümkün değilse, üzeri dal, çalı, ot vesaire
ile örtülür.
3) Çok hızlı gelişen ve oğul çıkarma eğilimine
gireceği anlaşılan kovanlardan kapalı gözlü yavrulu çerçevelerden alınarak
zayıf kovanlara verilir, böylece koloninin çok hızlı gelişmesi
yavaşlatılmış olur.
4) Ana arıya yumurtlayacak boş alan
sağlanır. Eğer kuluçkalıktaki çerçeveler aşırı yavru ya da aşırı bal
depolama yüzünden bloke olmuşsa, bunlar alınarak yerine boş çerçeveler
konur. Böylece ana arının rahatlıkla yumurtalarını bırakacağı alanlar
sağlanmış olur. Eğer çerçeveler bal yüzünden bloke olmuşsa, bunların
yerine kabartılmış petekli çerçeve koymamak gerekir. Çünkü arılar bu
çerçeveleri de hemen bal ile doldurarak ana arının yumurtlamasına imkan
vermezler. Temel petekli çerçeve takılırsa, petekler kabartıldıkça ana arı
yumurtasını koyma imkanı bulur.
Ana arıya bol yumurtlama alanı
açmak için kuluçkalıktaki üzeri sırlanmış yavru gözlü çerçevelerden 4-5
tanesi alınarak yerine temel petek takılmış çerçeve konur. Yavrulu
petekler ise ballığın ortasına yerleştirilir. Böylece kuluçkalıkta ana
arıya yumurtlayacak geniş bir alan yaratılmış olur. Eğer kuluçkalıkla
ballık arasına ana ızgarası konursa ana arı üst kata çıkıp
yumurtlayamayacağı için, kapalı gözlerden yavrular çıkmaya başladıktan
sonra arılar üst kattaki boş peteklere hemen bal doldurmaya
başlar.
5) Kuluçkalıktaki çerçeveler haftada bir kontrol
edilerek varsa ana arı yüksükleri imha edilir. Ana arı yüksüklerinin
yapılmış olması kovanın illaki oğul çıkaracağı anlamına gelmez. Bu yüzden
içinde yumurta bulunmayan hücreleri bozmak için zaman harcanmamalıdır.
Eğer bu yüksüklerin içine yumurta ve arı sütü bırakılmışsa bu oğul
hazırlığının en önemli işaretidir.

Bu yüksükleri imha
ederken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi de, kapalı
olup olmadıklarıdır. Henüz kapatılmamış üzeri açık olan yüksükler
rahatlıkla imha edilebilir. Fakat eğer kapalı ana arı yüksüğü varsa bu o
kovanın oğul çıkardığı anlamına gelir. Bu yüzden bütün yüksükleri imha
etmek o kovanı ana arısız bırakmak demektir. Kapalı yüksükler görüldüğünde
bunlardan 1-2 tanesini seçerek bozmadan bırakmak gerekir. İri, gösterişli
ve üzeri pütürlü olan ana memeleri tercih edilmelidir.

Oğul vermek amacıyla
yapılan ana arı yüksüklerinin sayısı genelde 10-15 kadardır. Ana arıyı
değiştirmek için yapılan yüksükler ise 2-4 tane civarındadır. Oğul için
yapılan yüksükler, ana arıdan gizlemek için çerçevelerin dip taraflarında,
gizli köşelerinde bulunur. Ana arıyı değiştirme amacıyla yapılan yüksükler
ise çerçevenin ortasında, kuluçkanın bol olduğu alanlarda yer alır.
İlk çıkan
oğul'un hangi
kovandan çıktığı görüldüyse, diğer oğulları engellemenin en pratik bir
yolu da şudur: Ana kovan yerinden kaldırılıp arılıkta başka bir yere
taşınarak, oğul arısı ana kovanın yerine konur. Böylece dışarıdaki tarlacı
arılar da oğul kovana dahil olarak koloniyi çok güçlü bir hale getirirler.
Tarlacı arılarını kaybettiği için nüfusu iyice azalan ana kovan ise oğul
çıkarmaktan vazgeçer.
6) Bazı arılar ırk özelliklerinden
dolayı oğul çıkarmaya daha kolay eğilim gösterirler. Bu yüzden oğul
eğilimi daha düşük olan ırklarla çalışmak gerekir. Her arıcı kendi
arılığındaki oğul çıkarma eğilimi düşük olan kovanları belirlemeli ve bu
kovanlardan ürettiği ana arıları diğer kovanlara vererek, kendi arılarının
oğul çıkarma eğilimini en düşük seviyeye getirmelidir. Oğul çıkarma
eğilimi yüksek kovanların ana arıları ve erkek arıları fırsat buldukça
imha edilmelidir.
7) Hızla gelişen kolonilerden suni oğul
almak doğal oğul çıkışını engelleyen en önemli uygulamalardan bir
tanesidir.
SUNİ OĞUL
ALMA
Oğul mevsimi yaklaştığında, doğal oğul çıkışını beklemeden
arıcı tarafından alınan oğul'a suni oğul denir. Suni oğul iki nedenden
dolayı alınır. Birincisi büyük oğul mevsiminde hızla gelişen kovanın
gelişme hızını azaltarak doğal oğul'un çıkışını engellemek için. İkincisi
ise kovan sayısını artırmak için. Sebebi ne olursa olsun, suni oğullar iyi
huylu, çalışkan, sokucu olmayan, kolayca oğul'a meyletmeyen ve diğer üstün
niteliklere sahip kovanlardan alınmalıdır.
Suni oğul'un doğal
oğul'a
göre en büyük avantajı, oğul alma zamanına arıcının kendisinin karar
vermesidir. Doğal çıkan oğul arısının zamanı önceden kestirilemez ve bazen
arıcı arılıkta değilse bu arı kaçar gider. Ya da çok yüksek bir yere konan
doğal oğul'u almak için saatlerce uğraşmak gerekebilir.
Suni
oğul'u
artık soğukların bittiği ve doğal oğul mevsimine yaklaşık 15-20 gün
kaldığı zamanlarda alırsak en verimli sonucu elde ederiz. Suni oğul
alınmış kovanların beslenmesine özel bir önem vermek gerekir.
Genel olarak suni oğul alma uygulamasında iki ana yöntem vardır:
1) Bölme Oğul: Bölme oğulda bir arı kovanın gücü ikiye
bölünür. Oğul mevsiminin yaklaştığı günlerde üstün ırk özelliklerine sahip
olan ve kuluçkalığı iyice dolmuş bir kovandan suni oğul alımına gidilir.
Sıcak bir günde ikindiye doğru kovan açılarak, yavrulu, ballı ve polenli
çerçevelerden 4-5 tanesi oğul olarak bölünecek kovana arılarıyla birlikte
konur. Bu şekilde suni oğul alındığı zaman ana arı ya ana kovanda, ya da
oğul olarak ayrılan kovanda kalır. Bu sırada arıcının ananın hangi kovanda
kaldığına dikkat etmesi ve anasız kalan kovanın bir an önce anaya
kavuşturulması çalışmalarına başlaması gerekir. Anasız olan kovan eğer
uygun yumurta ve larvalar varsa kısa zamanda ana memelerini yaparak yeni
anaya sahip olur. Eğer elde varsa yedek ana arı verilebilir ya da başka
bir kovandan ana arı memesi kesilerek anasız kovana verilebilir.
İyi beslenirse bölünen her iki kovan da kısa zamanda gelişir.
2) Devşirme Oğul: Bu uygulama da ise birden fazla kovandan
alınan arı ve peteklerle yeni bir kovan yapılır. Bu yöntemin avantajı az
sayıda çerçeve alındığı için anaç kovanı zayıflatmayışıdır. Devşirme oğul
iki veya daha fazla sayıdaki kovandan alınabilir.
Çeşitli
yöntemlerle devşirme oğul alınabilir:
a) İki veya daha
fazla kovandan birer ikişer ballı, polenli, yavrulu ve arılı çerçeveler
alınarak boş bir kovana konur. Arı birleştirme esansı kullanılarak
arıların kavga etmeleri önlenir. Bu uygulamada ana arının ana kovanda
kalmasına dikkat etmek gerekir. Yeni kovana bilinen usullerle yeni ana arı
verilir.
b) Bir kovandan 4-5 yavrulu petek alınır fakat
üzerindeki arılar silkinir. Petekler boş bir kovana yerleştirilir. İkinci
ana kovan başka bir yere götürülür ve onun yerine içine petekleri
koyduğumuz yeni kovan konur. Böylece anaç kovanın dışarıda çalışmaya giden
arıları yeni kovanda çalışmaya başlarlar. Bu yöntemde ana arının
yanlışlıkla oğul'a verilmesi ihtimali yoktur. Bu yöntemde yavrular bir
kovandan, arılar başka bir kovandan alınmış olur. Bilinen yöntemlerle kısa
sürede ana arı vermek gerekir.
c) Boş kovana suni petek
takılmış çerçeveler konur. Anaç kovan yerinden kaldırılır ve yerine boş
kovan konur. 4-5 çerçeve arı ana arıyla birlikte yeni kovana silkinir. Yer
değiştirildiği için ana kovanın dışarıdaki işçi arıları da oğul kovana
tabi olurlar. Ana kovana kısa sürede ana arı verilir ayrıca oğul arıyı da
güzelce beslemek gerekir.
|