KEÇİLERDE DOĞUM (OĞLAKLAMA)
- Hayvancılık, Keçi Yetiştiriciliği
- 10 Temmuz 2024
- Yorum yaz
- 91 kez görüntülendi
Keçilerde oğlaklama, hazırlık aşaması ( 2–6 saat ), yavrunun dışarıya çıkartılması (0,5–2.0 saat) ve plasentanın atılması (0,5–8 saat ) olmak üzere 3 aşamada gerçekleşir.
Keçilerde doğumun yaklaşması ile meme gelişimi hızlanır ve vulva dudakları ödemli bir görünüm kazanır. Keçilerde doğumda 48 saat önce vücut sıcaklığı 0,5 derece düşer. Rektal sıcaklığı 39,2 dereceden aşağı keçiler seçilerek %80 ninin 2 gün içerisinde doğum yapmadığı tespit edilmiştir. Doğumu yaklaşan keçiler daha çok göğüsleri üzerine yatarlar. Memelerden süt sızdırmaya başlar. Bu sırada özelikle oksitosin hormonunun etkisi ile uterus kontraksiyonları (kasılmaları) oluşur. Amnion kesesi ile vaginaya itilen yavru döl yolunda kasılmaların etkisi ile ilerlemeye devam eder ve vulvanın ağzında görülür. Ayaklar vulvadan dışarıya çıkmaya başladığı anda amnion kesesi de yırtılır ve yavrunun döl yolundan geçmesini kolaylaştıran sıvı kayganlığı sağlar. Ön ayaklardan sonra onların arasında baş göğüs ve kalça sırası ile dışarı çıkar. Keçilerde gebeliğin son iki haftasında uterus saatte bir kez 5 dakika süreli kontraksiyonlar gösterir. 12–24 saat önce kontraksiyonların sıklığı artar ve doğumun gerçekleşmesine 2–8 saat kala keçide artık doğumun ilk aşaması başlamıştır ve kontraksiyonların sıklığı ve gücü artar. Doğumdan hemen sonra yavru zarları ayrılmaya başlar birkaç saat sonra atılır. Yirmi dört saat içinde atılmamış ‘’eş’’ için müdahale gerekmektedir. Aktif abdominal kontraksiyonlar başladıktan 1 saat sonra yavru doğmaz ise güç doğum olarak nitelenir. Oğlak genellikle doğumdan sonra 10–30 dakika içerisinde ayağa kalkar. Keçilerde ikiz doğumlar tek doğumlardan daha hızlı olur. Çoğuz doğumlar ortalama 30 dakika ara ile gerçekleşir. Oğlakların %70’i ön geliş %30’u ise arka geliş durumunda doğarlar. Oğlaklama sırasında ya da hemen sonrasında göbek kordonu kendiliğinden kopar. Plasenta da oğlaklamadan 1–2 saat sonra düşer ve uterus involusyonu genellikle 1 ay sürer. Keçilerde doğum zamanı belirli saatlerinde yoğunlaşabilmektedir. Keçilerin çoğu sabah 6,30 ile öğlenden sonra 14,30 arasında doğurmaktadır. Öğlenden sonra ile gece saatleri arasında doğumlar daha az görülmektedir. İki normal doğurma pozisyonu vardır. Burun ön iki ayağın arasındadır ya da arka iki ayak bir aradadır. Yavru doğru tarafta ve yüz üstü pozisyonda olmalıdır
Güç doğumlar için uzman veteriner hekimin müdahale etmesi anaç ve yavru sağlığı açısından çok önemlidir. Ancak durum acil ya da uzmana ulaşamayacak durumda iseniz aşağıdaki uygulamaları yapabilirsiniz. Doğum başladıktan sonra 1 saat içinde sona ermiş olmalıdır. Eğer hala yavru doğmamışsa, ellerinizi yıkayın ve yavaşça rahmin içine sokun ve neyi aksi gittiğini anlamaya çalışın. Mümkünse yanınızda keçiyi tutmak için bir yardımcı olması işinizi kolaylaştıracaktır. Yavruyu normal doğum pozisyonuna getiren kadar hareket ettirin. Zor doğum durumlarında, ellerinizin temiz olmasına ve tırnaklarınızın kısa olmasına dikkat edin.
Ön ayaklar geride ise: Elinizi içeriye sokarak yavrunun boynuna, daha sonra göğsüne ve sonra da ön ayaklarından birinin dirseğine ulaşın. Bir parmağınızla ön bacağı çekin ve ileri doğru yavaşça düzleştirin. Eğer başarılı olamadıysanız diğer ön ayağını deneyin. Bir omzunu ve daha sonra diğerini yavaşça keçinin dışına almaya çalışın.Ayaklar hazır fakat kafa geriye bükülmüşse: ayakları tekrar rahime itin. Elinizi rahmin içine kaydırın. Ve başı elin avucu ile kavrayın ve bacakları dalış pozisyonuna getirirken, başı hava kaldırın. Avuç içi ile ve parmaklarla kafaya yol gösterin, eklemlerdeki araya girinceye kadar devam edin. Kordonu, yavrunun vücuduna giren öldürücü mikroplardan arınmak için iyodine batırın. Göbeği iyodin içeren bir kapla kaplayın. Açık olan yeri yavrunun vücuduna tutun ve 1 dakika bekletin. Eğer yavru cansız görünüyorsa arka ayaklarından tutun, hızlı ve sertçe çekin. Kalbin ortasına parmaklarınızla yavaş dokunuşlar yapın. Burnunu ve boğazını temizleyin. Suni solunum yapmayı deneyin. Doğumdan hemen sonra yavruların ağız sütünü almaları çok önemlidir. Öncelikle annenin meme başlarını temizleyin ve memedeki ilk sütü dışarı akıtın. Daha sonra yavrunun anne memesini tutmasına yardım edin. Bu konu özelikle ilk doğumunu yapan annelerde ve çoğuz doğumlarda oldukça önemlidir.
Doğumda ve doğumdan sonra meydana gelebilecek olaylar:
- Oğlakların tırnaklarındaki beyaz renkli tabaka doğumdan sonra soyulabilir.
- Oğlakların dışkıları zift gibi olabilir.
- Oğlağın dışkısı doğumundan sonraki 10 gün içerisinde ‘’mekonyum’’denilen sarımsı ve cıvık bir kıvamdadır.
- Oğlak doğumundan sonra, emmeden önce bile dışkılayabilir.
- Bazen oğlakların bacaklarının tam olarak düzelmesi ve uyumlu olarak çalışması birkaç gün sürer.
- Genellikle her oğlak için bir plasenta vardır. Ama bazen de iki oğlak olsa bile sadece bir tane plasenta vardır. Bazen doğumdan sonra anası plasentayı yiyebilir.
- Analarda doğumdan 2 hafta sonrasına kadar kanama ve yapışkan madde görülebilir.
Oğlak büyütme: Bir hayvancılık işletmesinde yavruların büyütülmesi o işletmenin verimliliği açısından üzerinde önemle durulması gerekli bir konudur. Bir işletme kaynakların doğru kullanılması ekonomik kayıpların önüne geçilmesi açısından önem taşımaktadır. Büyütme sırasında yavruların gereksinim duyduklarından daha fazla süt emmelerine izin verilmesi ana ürünü süt olan bir işletmede karlılığı azaltacaktır. Bu bağlı olarak yetiştirme amacına göre kuzu ve oğlaklar farklı sistemler kullanılarak büyütülmelidir. Burada vurgulanması gerekli olan bir konu tüm yavruların ilk hafta kolostrum denilen ağız sütünü almalarının sağlanmasıdır. Bu sütün, hem içerdiği önemli maddeler ( mineral madde vitamin ve bağışıklığı güçlendirici maddeler ), hem de gebelik yavruların bağırsaklarında biriken pisliklerin dışarıya atılımı için yavrulara emdirilmesi zorunludur. Bu dönemi takiben aşağıda önerilen sistemlerden herhangi birisi yetiştirme amacına göre uygulanabilmektedir.
Analı Büyütme: Bu sistem genellikle ekstansif koşullarda uygulanmaktadır. Bu sistemde yavrular gece ve gündüz sürekli anası ile tutulmaktadır. Yaklaşık olarak 4–5 ay süren emişmeleri sağlanan yavrular, bu yaşlarda analarından ayrılmaktadır. Bu yöntemle büyütülen yavrulan gereğinden fazla emiştikleri için sağım çok az ya da söz konusu olmamaktadır. Genellikle 1,5 aylık yaştan itibaren yavrular fenni yem ve kaba yem tüketmeye başlarlar. Dolayısıyla bu yöntemde yavrular gereksiz yere fazla miktarda emiştirilmiş olmaktadır. Çok fazla uygulanmasına rağmen önerilmeyen bir sistemdir.
Kalıntı Sütle Büyütme: Bu özelikle sütlü işletmeler tarafından tercih edilen bir yöntemdir. Ağız alındıktan sonra 1–1,5 aylık olana kadar anaları ile birlikte tutulur ve emişmeleri sağlanır. Ancak bu süreç içinde mutlaka kaba ve fenni yeme alıştırılmaları gerekmektedir. Bu aylardan sonra farklı yöntemler uygulanabilir. Bu yöntemler aşağıda maddeler halinde açıklanmıştır.
Akşam kalıntı sütle büyütme: 1,5 aylık yaştan sonra gece anaları ile tutulmakta, sabah ayrılmakta, akşam ise anaları sağıldıktan sonra emişmeleri sağlanmaktadır. Yani akşam kalıntı süt emmektedirler. Yavrular geceyi anaları ile birlikte geçirmektedirler. Bu uygulama yavrular 3 aylık yaşına ulaşana kadar devam etmekte, daha sonra analarından yavaş yavaş ayrılmaktadırlar. Önerilen bir sistemdir. Bu sistemde yavrular kaba ve fenni yem yedikleri için daha iyi büyümekte ve gelişmektedir. Sabah kalıntı sütle büyütme: Bu sistem akşam ile benzerlik göstermektedir. Bu kez akşamları tam emişmekte, sabahları kalıntı süt emmektedir. Ancak burada önemle üstünde durulması gerekli olan konu büyütme döneminin hangi mevsimde gerçekleştiğidir. Eğer yavrular gece analarından ayrılıp sabah sağımından sonra tüm gün anaları ile tutuluyorsa mutlaka korunaklı ve yavruların üşümesinin engellendiği bir ortamda büyütülmelidir. Bu uygulamada yavrular 3 aylık yaşa ulaştıklarında yine aniden değil 1 hafta içinde sona erdirilmelidir.
Sabah-akşam kalıntı sütle büyütme: bu sistemde yavrular 1,5 aylık yaşa ulaştıklarında analarından ayrılmakta, sabah ve akşam sağımdan sonra belirli bir süre memede kalan kalıntı sütü emmekte ve sonra analarından ayrılmaktadırlar. Bu sistemde de yavruların mutlaka korunaklı ve yavruların üşümesinin engellendiği bir ortamda büyütülmelerinin zorunlu olmalarıdır. Ayrıca fenni ve kaba yem tüketmeye de başlamış olmaları gerekmektedir. Bu uygulamada yine 3 aylık yaşta sona ermekte ve yavrular 1 hafta içerisinde yavaş yavaş sütten tam olarak kesilmektedir.
Karma sistemde büyütme: Bu sistemde yavrular 1,5 yaşa ulaştıklarında akşam kalıntı, sabah emişmekte,1,5–2 aylık sabah akşam kalıntı süt emmekte, 2–3 ay arası ise sadece akşam kalıntı süt emmektedir. Bu da yine işletme ekonomisi ve yavru büyümesi açısından önerilen bir sistemdir.
Yapay Büyütme: yavrular kolostrumu almalarından hemen sonra anasından tamamen ayrılarak süt ikame yemler ile büyütülmektedir. Bu sistem entansif keçi yetiştiriciliğinde çok yaygındır. Keçi mandıracılığı yapan çiftçiler için çok uygun olmasına rağmen ekonomik gücün yüksek olmasını gerektiren bir sistemdir. Çok fazla temizlik, hijyen, doğru iş ve kapsamlı yönetim beklenilmektedir. Oğlaklar 3. haftada iyi kalitede kaba yem tanıştırılmalı ve serbest yemlemeye alıştırılmalıdır. Oğlaklar 2,5 aylık yaşa ulaştıklarında verilen süt ikame yemi yarı yarıya azaltılır ve bundan 2–4 hafta sonra oğlak sütten tamamen kesilir. 13 haftadan sonra oğlaklar çok oranda iyi kalitede kaba yem ve birazda konsantre yem verilmesi yeterli olacaktır. Eğer birbirine yakın zamanda doğan oğlaklar varsa onların sosyalleşmesi için her gün oğlaklar bir araya getirilir. Aynı zamanda anaların sürü ile dışarı çıkmalarına izin verilebilir. Analarının yayılmakta oldukları zamanda oğlaklara tahıl ve mineraller verilir.
Henüz yorum yapılmamış.